Tam sürümüne çıkışını 18 Nisan tarihinde gerçekleştirdikten sonra yavaş yavaş ilgileri üzerine toplayan For The King, masaüstü rol yapma oyunu severlerin gönüllerini fethetmeye geliyor. IronOak adlı indie oyun geliştiricisi tarafından geliştirilen For The King, 7’den 70’e birçok kitleye hitap eden sıra tabanlı, strateji ve RPG üzerine kurulu bir oyun olarak karşımıza çıkıyor.

Ülkemizde çok fazla kitleye ulaşmış olmasa da Shadowrun, Dungeons & Dragons, Vampire: The Masquerade gibi masaüstü, sıra tabanlı rol yapma oyunları özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika taraflarında oldukça büyük ilgiye maruz kalıyor. PC de dahil olmak üzere neredeyse bütün platformlarda bu alana olan açlık uzun süredir var ve hala da devam ediyor. For The King bu açlığın bir kısmını giderecek oyun olabilir.

Oyuna girişten hemen bahsedelim; denemek isteyenlere önerim oyuna solo olarak başlayıp oyunun mekaniklerini öğrenmeleri.  Oyununuzu başlattığınız zaman karşınıza 3 adet kahraman çıkıyor. Bu kahramanlar oyunda yöneteceğiniz kahramanlar. Yaklaşık 12 kadar sınıfa ayrılmış bu kahramanların kendine has özellikleri var. Mesela kimisi takım arkadaşlarının saldırısını güçlendirirken kimisi doğrudan hasar veriyor kimisi de diğer alanlarda başarılı. Oyunun size gösterdiği bir ana görev hattı var. Tabi ki bu ana görevlere bağlı kalmak size bağlı isterseniz yan görevler ile karakterlerinizi geliştirebilir isterseniz doğrudan vur kır yapabilirsiniz.

Zorluk seviyesine gelecek olursak bu tarz oyunlara masaüstü versiyonlarından alışık olan oyuncuların iyi bildiği gibi bu tarz oyunlar zar üzerine kurulu oyunlardır, yani attığınız zar sizin bir sonraki hamlenizi belirler, örneğin: Standart bir zar attınız ve 6 geldi. En yüksek sayıyı yakaladığınız için olabilecek en yüksek hasarlardan bir tanesini vuruyorsunuz. Tabi ki bazı ekstra bonuslar eklenince bu hasar arta bilir hatta katlanabilir. Anlatmak istediğim şey: Çok fazla şansa ihtiyacınız olacak çünkü oyunun en başında karşılaştığınız bir boss sizi oyunun çok ileri ki safhalarında da yenebilir. Çok düşük bir ihtimal olsa da risk almak istemeyebilirsiniz çünkü bir kahramanınız öldükten sonra ana şehirden doğuyor ve diğer kahramanlardan uzak kalıyor. Oyunun Steam sayfası üzerindeki olumsuz yorumların çoğunluğu, oyunun zorluk seviyesini beğenmeyenlerden gelen yorumlar.

Görevler bakımından oldukça bol gönüllü bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Kimi zaman sizi çok zorlamayacak fakat karşılığında elinizdeki silahın iki katı daha iyisini alabileceğiniz görevler karşınıza çıkabiliyor. Görevler çeşitleri çok fazla detaylı değil ama bu tür oyunlarda çok göze batan bir detay da değil. Bir yerden bir yere eşya götürmeniz, bir madeni veya zindanı yok etmeniz ya da bir boss ile savaşmanız isteniyor genelde.

Silah ve eşya bakımından oldukça geniş bir envantere sahip olabiliyorsunuz çünkü silahlara gelebilecek özellikleri ve ekstraların varyasyonlarını hesaplayınca ortaya muazzam sayıda farklı eşya çıkıyor. Tabi ki bir çoğu birbirine benzeyebilir ama oyun tipinize göre sürekli eşya değiştirmek zorunda kalabiliyorsunuz.

Dövüş sistemi olarak can sıkmayan bir yapıya sahip. İstisna oyunlar olsa da çoğumuz oyunlardaki boss kesme mekaniklerinden sıkılmış durumdayız. Sürekli iki vur sonra geri gel yetenek kullan ve bunu tekrarlamak bazı yerlerde çekilmez bir hal alabiliyor. For The King oynarken farklı bir şeyler hissediyorsunuz, savaşlar sürekli aynı şeyleri tekrarladığınız kombolar üzerine kurulu olmaktansa biraz daha kısa sürüyor ve düşmanlarınız genelde farklı özelliklere sahip oluyor. Mesela bazı bosslar ilk tur size doğrudan hasar veriyor, ikinci turda üzerinize bir zehir bırakıyor, üçüncü turda kendine can veriyor vs. şeklinde devam ediyor.

Bu tür oyunlarda çok fazla grafik arayışı içinde olmasak da, en azından tarihi eser grafiklere sahip bir oyun oynamak istemiyoruz. Cartoon olarak adlandırılan çizgi film tarzındaki grafikleri ile ne göz yoruyor ne de can sıkıyor. Ve üstelik sistem gereksinimleri olarak sadece çalışan bir bilgisayara ihtiyaç duyuyor diyebiliriz.