Röportaj: Elektronik Spor Geçmişi ve Geleceği

Elektronik sporların ülkemizde son bir senede patlama yaratmasına en büyük sebeplerden biri Riot Games Türkiye Ekibi diyebiliriz. Peki elektronik spor kavramının çok geniş bir açıklamaya sahip olduğunu biliyor muydunuz? Ve hatta söylememiz gerekirse, elektronik sporların ülkemizdeki miladı Counter Strike’ın çıkışına kadar dayanmakta. Ondan önceki senelerde Starcraft ve diğer oyunlar ile başlayan elektronik sporlar, ülkemize Counter Strike’ın çıkışı ile ayak basmış oldu. Birçok takım kuruldu, bunların içinden profesyonelleşenler de oldu.

Space_Invaders_Championship

2004 senesinde Call of Duty I turnuvalarının ilgi görmesi, Call of Duty II’nin kaderini belirlemiş oldu. O yıllarda olanaklar çok çok daha kısıtlı olsa da, tam anlamıyla başarı yakalamış Call of Duty II takımlarından bir tanesi, “Zero Tolerance” oldu. Kısaltma ismi ile hitap edecek olursak, “zT”. Call of Duty II ve Call of Duty IV ile birçok başarıya imza atan, yurtdışında dahi ülkemizi temsil eden zT’nin en bilindik oyuncularından biri olan Clink ile eski günler hatırına biraz sohbet etmek istedik. Ve tabii takım arkadaşı da bizimle olacak.

Call of Duty IV’den sonra eğitim hayatına odaklanmak için oyunculuk kariyerine ara veren Clink’in, bu hafta içerisinde ANT takımı bünyesinde oynadığı ise ANT tarafından resmi bir şekilde duyuruldu. Geçtiğimiz hafta CGT’de hiç yenilmeden şampiyon olmaları da onların, “son günlerde yükselişe geçen takım” olarak anılmasına sebep oldu. Röportajımızda ise kendisi ve takım arkadaşını misafir ettik. Bir yanda şampiyonluklara ve elektronik spor kariyerine doymuş eski bir oyuncu, diğer yanda ise henüz ismini duyurmamış ancak Türkiye’nin en iyi destek oyuncusu olmaya aday bir satranç şampiyonu. Satranç ile League of Legends arasındaki ilişkisini de kendisinden dinleyeceğiz zaten.

 

Mina Bozkurt: Merhabalar beyler, yeni takımınız hayırlı olsun. Bize biraz kendinizden ve ağırlıklı olarak elektronik sporla olan ilişkinizden bahseder misiniz?

İbrahim “Clink” Özün: Merhabalar Mina. 2002’den beri bu işin içindeyim. 2002’de WCG – Counter Strike Türkiye elemeleri ile başladım bu işe. Daha sonra 2004 yılında Oynasana.com üzerinden Call of Duty I turnuvalarına katıldım. Call of Duty II’nin çıkması ile Türkiye’de Zero Tolerance takımıyla oynamaya başladım. Call of Duty IV’ün gelmesi ile Zero Tolerance ve NCS Gaming takımları bünyesinde ülkemizi Belçika ve Hollanda’daki LAN Game etkinliklerinde temsil ettik.

ncsbelcika

Toprak “Kage B” Coşkun:  Öncelikle röpörtaj için teşekkür ederim. Ben Feed My Ego takım kaptanı Toprak ”Kage B” Coşkun, profesyonel satranç oyuncusuyum. Bunun dışında MOBA oyunlarına aşırı bir tutkum vardır. 2003 yılında Icefrog’un Dota’yı duyurmasından sonra, MOBA türüne geçiş yapmış bulundum. Dota’da kurduğum bir çok takımla birçok turnuvaya katıldım. Daha sonra, Riot Games Türkiye’nin Sezon 4’de elektronik spor adına yaşanan gelişmeleri duyurmasından sonra uzun süre oynadığım Kuzey Amerika sunucusunu bırakıp Türkiye sunucusuna geçiş yapmış bulundum. Kuzey Amerika sunucusunda, yüksek ELO maçlarda tanınmış LCS takımlarının oyuncuları ile oynamışlığım var. Destek oyuncusu olmak, satrançtaki piyona benzer. Etkisiz gibi gözükse de, iyi bir destek oyuncus vezire dönüşebilir. Kage ismini kullanma sebebim de bu. Kage Japonca’da ‘gölge’ demektir, Ve Işık olmadan gölge olmaz, yanımdaki saldırı gücü taşıyıcısının ışığı ne kadar kuvvetli ise benim gölgem o kadar büyük olur ve yeri gelir o etkisiz piyon takımını taşıyan vezire dönüşür.

Mina Bozkurt: Çok güzel, peki hangi takımlarla maç yapma olanağı bulabildiniz?

İbrahim “Clink” Özün: Amerika’dan Pandemic, Kanada’dan Evil Geniuses, Avrupa’dan ise Meet Your Makers, Fnatic, SK Gaming, Esuba gibi ve aklıma gelmeyen, Avrupa’da tanınmış birçok takımla mücadele etme olanağı bulduk.

Mina Bozkurt: Peki, günümüze gelecek olursak, sizce şu an başarı sağlamış Türk takımları hakkında ne düşünüyorsunuz?

İbrahim “Clink” Özün:  Türkiye’de elektronik sporlar eskiye nazaran daha iyi durumda. Eskiden sponsor bulmak daha zordu, ancak şu an biraz daha kolay. Dolayısı ile başarı da bununla paralel olarak artıyor. Sponsor desteği ile, oyuncular oyuna daha profesyonel yaklaşıp, oyunu iş olarak görmeye başlıyorlar. Ancak bu desteğin, sponsorun sağladığı ekipmanlar olarak algılanmaması gerekmektedir.

Toprak “Kage B” Coşkun: Türkiye’deki turnuvaları pek takip etmesem de, Dark Passage’ın Wildcard’a katılıp, dünya şampiyonası biletini kapma yarışını herkes gibi ben de duydum. Bu tabii ki de sevindirici bir şeydi. İlk defa League of Legends’da bir Türk takımı yurtdışına gidip kendini gösterecekti, ama maalesef bu umutlar Sezon 4’e kaldı. Onun dışında Team Turquality ekibinin de gelişmekte olduğunu kısa sürede gözlemledim, Sezon 4 içinde çok ilginç rekabetler dönecek, şimdiden anlaşılmaya başlandı.

Mina Bozkurt: Bir oyuncunun başarı sağlaması için neye ihtiyacı vardır?

İbrahim “Clink” Özün: Oyuncunun başarıyı yakalaması için ilk şart, özgüveninin yüksek olmasıdır. Bununla birlikte, profesyonel alanda oynamak istediği oyuna yeteri kadar vakit ayırması gerekir. Bu şartlar sağlandıktan sonra, kişinin söz konusu oyuna yatkınlığı varsa, başarı sağlanacaktır.

İbrahim “Clink” Özün: Sempatizm için öncelikle başarı gerekir.  Kişi başarısından dolayı ise kendini, diğer oyunculardan üstün görmemeli, sportmenliğini her daim korumalıdır. Sonuçta her oyuncu bünyesinde oynadığı takıma başarı getirmek için uğraşmaktadır. Sportmenlik ve saygı ise artı puan olacaktır.

Toprak “Kage B” Coşkun: Elektronik Spor, profesyonel anlamda ülkemizde daha yeni yeni gelişse de, örnek bir sporcu olmak, fair play bilincinde hareket etmek, her zaman sevilmeyi ve sayılmayı sağlar, Bunu önce kişinin kendisi sağlayabilir, oynamış olduğu oyunu kabul ettirip herkes tarafından saygı görürse, gerekli sempatizm kendiliğinden gelir.

Mina Bozkurt: Peki arkadaşlar, zamanınızı ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Umarız ki okuyan arkadaşlarımıza bir şeyler katabilmişizdir.

Bu yazıyı arkadaşlarınla paylaş!
Yazar

GameXNow

GameX Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı'nın resmi oyun haber sitesi!