Ichiro Okuchi tarafından yazılmış 2006 yılında ilk sezonu, 2008 yılında ise ikinci sezonu yayınlanmış ve yayınlandığı süre boyunca Japonya’da Lost gibi büyük dizilerden daha fazla reyting toplamış olan son derece sürükleyici, bilimkurgu tarzında bir eserdir.

Işığı arayan insanların özgürlük uğruna yaptıkları fedakârlıklar ve esas kimliğinden ödün vermeden düşmana karşı, ölüme karşı yürütülen bir savaş… Code Geass’ı bu şekilde tanımlarsak buna hiç kimsenin itirazı olmayacaktır.

Dünyanın üçte biri, Britanya İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altına girmiştir. Japonya ile yaptığı savaşta ilk kez Nightmare Frame denilen robot askerler kullanan Britanya’ya karşı, buna hazırlıklı olmayan Japonya, nightmarelerle savaşamayarak mağlup olmuştur.  Savaştan sonra Japonya, 11. Bölge ve Japonlar da 11ler olarak adlandırılmıştır. Fakat onurlarını yitirdiklerinde harakiri ile kendilerini öldüren gururlu Japonlar savaştan seneler sonra dahi hala isyan halindedir.

  Lelouch vi Britannia, savaş sırasında, Britanya sarayında yaşayan annesine suikast  düzenlenmiş ve bu sırada kardeşi kör ve sakat kalan, bunun hemen ardından da  Japonya’ya esir gönderilen bir Britanya prensidir.

Annesinin gözleri önünde ölmesinden  sonra babası Britanya kralının karşısına dikilerek hesap soracak kadar gözü pek ve cesur  bir kişiliğe sahip olduğunu henüz bir çocukken kanıtlar. Britanya, bütün topraklarında insanlara ayrımcılık uygulayan, ırkçı, güçlünün hayatta kalacağı ve zayıfın yaşamaya hakkının  olmadığı temelinde yürütülen bir politikaya sahiptir.

Lelouch, bu politikanın kökten yanlış  olduğuna yürekten inanır ve Britanya’yı yok etmenin planlarını yapar zira sakat ve kör kardeşi, Britanya’ya göre değersiz bir varlıktır ve yok olmaya mahkûmdur. Lelouch her zaman Nunnaly’nin huzur içinde yaşayacağı bir dünya yaratacağını söyler. “ Gözlerin tekrar görmeye başladığında çok daha güzel bir dünya kuracağım sana,  Nunnaly” der animede.

Özel bir okulda eğitim gören Lelouch, yaşanan bir olayda ölmek üzereyken Geass adı verilen bir güce kavuşur. Geass, gözlerine bakıp konuşulan kişinin mutlak suretle itaat etmesini sağlayan, büyük bir güçtür. Bu güce kavuştuktan sonra, satranç ustası kahramanımız planlarını erkene alır ve Britanya’ya karşı savaş açar.

Zero kod adıyla geass sayesinde akıl almaz işler yaparak eski Japon generallerini idamdan kurtarır ve bir anda bütün ülkenin tanıdığı bir kişi haline gelir  . Yaptıkları onu Japon isyan hareketlerinin önderi haline getirir ve Kara Şövalyeler tarikatı adı altında silahlı bir isyan birliği oluşturur. 6 yıl önceki savaşın aksine bu defa her iki taraf da nightmarelere sahiptir ve Lelouch’un komutasında pek çok operasyonda büyük başarılar kazanarak giderek güçlenmiş ve siyasi güçlerini de artırmışlardır. Öyle ki Japonya valisi olan üvey kardeşini dahi öldürmüştür.

Fakat Lelouch’un yoluna çıkan temel etken ilk ve en sevdiği arkadaşı olan eski Japon başbakanının oğlu Kururugi Suzaku’dur.  Suzaku, bu dünyanın onu bu şekilde kabul ederek, şimdiki kurallarına uyarak zirveden değiştirilebileceğini düşünmektedir ve bu sebeple Britanya ordusuna katılmıştır. Zero’yu çileden çıkaran arkadaşının üzerinde Zero’nun kullandığı emir ise “Yaşa”dır.

Zero’nun tek arzusu kardeşinin duygularıdır. Ona zarar gelmesine asla katlanamaz ve bu ulaşmak istediği hedeflerin önündeki en büyük engel ve Zero’nun en hassas zayıf noktasıdır. Hatta o kadar çok sever ki kardeşini savaş meydanında kazanma yolunda ilerleyen ordularını kardeşini kurtarmak için terk eder.

Zero karakteri ile ilgili sürekli git geller yaşıyoruz anime boyunca. Ne yapmaya çalışıyor, bunu yaparken ne denli bir kararlılık sergiliyor, kardeşine duyduğu sevgi bütün bunları yapmasının esas sebebi mi ve buna değer mi yoksa bu onun dünyayı ele geçirme amacına bir kılıf mı ? İlk sezon bittiğinde bu soruların cevaplarına ulaşamıyoruz.

Her iki taraftan da büyük bedeller karşılığında Zero’nun hatasıyla kara isyan başarısız olmuş, isyan önderleri yakalanarak hapsedilmiştir.

İkinci sezon, her şey çok daha heyecanlı bir hale geliyor. Geass gücünü veren CC’nin ne olduğunu, diğer geass çeşitlerini ve sahiplerini keşfetmeye başlıyoruz. Britanya kralının esas hedefinin ve hayallerinin ne olduğunu, katı tutumunun sebeplerini ve sert davranışlarının altında yatan etkenleri görüyoruz.

Animenin başından beri hayali kurulan ortaklık da sonunda bu sezonda gerçekleşiyor ve Suzaku ile Lelouch aynı tarafta savaşmaya başlıyorlar.

İnsanların cennet kubbelerinin altında Britanya kralının yaratmaya çalıştığı gibi yalansız bir dünyaya değil, gelecek hayallerine ihtiyacı olduğunu savunur ve geassı tanrılar üzerinde kullanarak ölümsüz babasını ve geass gücüyle ortaya çıkan annesini yok eder. Kurmak istedikleri dünya, sadece bir hayal gibidir onlar için fakat cesareti olmayanlar hiçbir zaman geleceği değiştiremeyecektir ve Lelouch vi Britannia’nın dediği gibi “ Sadece vurulmaya hazır olanlar ateş edebilir.”

“Geass da tutulan dilekler gibi değil mi ha Suzaku? Elde edemeyeceğin bir şey için bir başkasından yardım istemek. Benim geassım da dünyanın geleceği…”

Sanıyoruz bu efsane sözler Lelouch’u anlamak için en kilit kelimelerdi. Sadece kardeşiyle özgürce ve barış içinde yaşamak isteyen kahramanımız özgürlük için gerekli bütün fedakârlıklara katlandı ve ağır bedeller ödedi. Belki de Karen’in dediği gibi bir yerlerde gülerek bütün bunların kendi planı olduğunu söylüyordur. Hatta Lelouch, kendi hayalinden vazgeçecek kadar fedakârdı. Üstün zekâsıyla kurduğu strateji dünyaya barışı ve belki de Lelouch’a sonsuz huzuru getirmiştir.

All Heil Lelouch !!

Aşağıda, anime ile ilgili yapılan güzel bir çalışma mevcut. İzlemenizi kesinlikle öneririm.

Aşağıda ise animenin muhteşem müziği yer alıyor. Bunu dinlemediğiniz takdirde çok şey kaçırırsınız.