Selamlar GameX Sihirdarları!
League of Legends’in sevilen karakterlerinden Varus, düşüşten önce kimdi ve sonrasında neye dönüşecek? Öğrenmek ister misin? O zaman okumaya devam et!

Varus’un Yaşam Öyküsü
Kadim darkin ırkına mensup Varus, düşmanlarının canlarını almadan önce onlara oklarıyla eziyet edip delirtmeye bayılan, ölüm saçan bir katildi. Akıl almaz bir güzelliğe sahip olan Varus, Darkin Savaşı’nın sonunda yakalanıp hapsedildi. Fakat yüzyıllar sonra, iki Ionia’lı avcının yeniden şekillendirdiği bedenlerini kullanarak kaçtı. İki avcı Varus’u bilmeden serbest bırakmış oldu. Şimdi de onun tutsak özünü barındıran yayı taşıyorlar. Varus artık acımasız intikamını almak için onu hapsetmiş olanların peşinde; fakat içinde bulunduğu bedene bağlı olan ruhlar attığı her adımı engellemek için mücadele ediyor.

Runeterra’nın ölümlü büyücüleri kontrolü güç büyüler kullanır, bunun kendi dünyalarının ötesindeki sonuçlarını düşünmezlerdi. Onların büyüyü böyle pervasızca kullanması darkin’lerin iştahını kabarttı. Bu yeni dünyayı fethetmek için en azılı savaşçılarını gönderdiler. Varus Runeterra’ya ikinci işgalci dalgasıyla gitti. Kristal yayıyla düşman komutanlarını ve şampiyonlarını hedef alarak, darkin’lerin ölümlü ordularını daha da büyük bir kolaylıkla yenmesine yardımcı oldu.

Aatrox’un yenilmesinden kısa süre sonra Varus da altın zırhlı bir savaşçı kraliçenin emrindeki vastaya ay izcileri ve insan büyücüler tarafından köşeye kıstırıldı. Onu kristal yayının içine hapsettiler. Varus’un hiddetle, boş yere ulumaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. O tarihte darkin’lerin yozlaştırıcı etkileri bilinir olduğundan ölümcül yay sadece savaşın son çatışmasında, savaşçı kraliçenin bizzat kendisi tarafından kullanıldı. Kraliçe bu yayla darkin dünyasına giden köprüyü sonsuza dek yıkan son oku attı.

Darkin Savaşı bittiğinde, kraliçe Varus’un yayını sonradan Ionia adıyla tanınacak bir ülkeye götürdü. Yayı Pallas köyüne bakan bir dağ tapınağının derinliklerine gömülmüş, ışıksız bir hücreye hapsetmek de son işi oldu. Yay, Ionia’nın doğal büyüsü ve gardiyanlarının titizlikle yerine getirdiği ritüeller sayesinde orada hapis kaldı.

Noxus’lu işgalciler Ionia’ya saldırana dek Varus’un yayı yüzyıllar boyunca yeraltının derinliklerinde bilinmeden, dokunulmadan saklı kaldı ve unutuldu. İki canavar avcısı, Valmar ve can yoldaşı Kai, Pallas Tapınağı’nda ilk işgalci dalgasına karşı savaşıyordu. Savaşırken büyük bir yiğitlik göstererek saldırganları geriletmeyi başardılar ama bu sırada Kai ölümcül bir yara aldı. Üzüntüye boğulan Val, tapınağın sihrinin Kai’yi iyileştireceğini umarak onu içeri taşıdı.
Fakat tapınağın içinde sadece yıkım vardı. Darkin’in serbest kalan gücü iki avcıyı birden içine çekti. Bedenlerini oluşturan madde yapıtaşlarına ayrılıp burgaçlanarak yeniden birleşti ve Varus’un ruhunu taşımaya layık, kusursuz bir beden oluşturdu. Tapınaktan dışarı, bütünü parçalarının toplamından çok daha farklı olan bir yaratık çıktı. Solgun tenli ve insanlık dışı bir güzelliğe sahip, yarı insan yarı darkin bu yeni varlığın ruhunda ise sürekli bir üstünlük savaşı hüküm sürüyordu.

Yeni doğan bedenin insan ve darkin öğeleri sürekli akışkan bir haldeydi. Her bir öğe zaman zaman bedenin kontrolünü ele geçirmeyi başarıyor ama çok sürmeden diğer öğe tarafından dizginleniyordu. Varus ırkını yok eden insanlıktan intikamını misliyle alabilmek için Val ve Kai’nin direncini kalıcı olarak kırmaya çabalıyor. Ancak Kai ile Val onun kötücül etkisine göğüs gererek, aralarındaki sevgi gücünün her şeye rağmen darkin’in hain dürtülerini durdurabileceğini umuyorlar.

Val ve Kai’nin Varus’u ne kadar süre engelleyebileceği belirsiz ama bu sadist ve egoist darkin katil yeni vücuduna tamamen hâkim olursa, Runeterra’yı küllerden ibaret bir çöle dönüştürmek için ırkının hayatta kalan mensuplarıyla yeniden birlik olmaya çalışacağı kesin.

Varus ile yeniden tanışın! League of Legends’in etkileyici yeni eseri Varus: As We Fall size herşeyi anlatacak!

Dark Passage’nin Yeni Oyuncuları Belli Oldu!