RPG! RPG! RPG! ROLEPLAAAAAY! Evet bunu yazarken gerçekten haykırdım çünkü konu RPG olduğunda kendimi tutmakta oldukça zorlanıyorum 🙂

O uçsuz bucaksız ormanlarda bazen at sırtında, bazen yalın ayak, bazen ise bir griffin’in kanatları arasında uçarak dolaşmak. Görevinize odaklandığınız sırada, alakasız bir yerden çıkan kapının arkasındakini merak ederek ölüme balıklama atlamak. Elinizdeki kılıcın, üzerinizdeki zırhın sırf şeklinden ötürü yüksek seviye zırhları giymeyi istememek. Senaryo boyunca en yakın arkadaşınız olmuş adamların oyun sonu sizi arkadan bıçaklamasının şaşkınlığını kalp kırıklığı ile harmanlamak.

İşte bunların hepsi olurken evinizin camına kuş çarpsa, hatta bahçenize meteor düşse bile fark edemeyecek durumdaysanız SİZ RPG DÜNYASINA MAHKUM OLMUŞSUNUZ!

Bunu şikayetçi olmanız için değil sevinmeniz için söylüyorum çünkü kendi fikrim RPG oyunlarının, insanı gerçek hayatın zorluklarına karşı hazırladığıdır. 1.Seviyeden başlayıp ilerlemek, para kazanmak için bir iş bulmak(demircilik, odunculuk, madencilik gibi gibi gibi), karşınıza çıkan düşmanlar ile mücadele etmek. Bunların her biri gerçek hayatta başımıza gelen olayların sanal dünyaya yansımalarıdır.

Ne kadar gerçek Dünya’da ejderhalar, cüceler, goblinler olmasa da bu ırkları ve sizin bildiğiniz bir çok ırkı hakkı ile insan görünümünün altında taşıyan kişi çok. Bizlerde bu düşmanlarla savaşmak, müttefiklerimizle barış içinde yaşamak için çabalıyoruz. Bu kadar RPG övdüğüm bence yeterli şimdi asıl konuya geçme vakti geldi.

Duymayanlar için en baştan söylemem gerekirse Deck 13 firmasının bu sene RPG oyuncularına sunmayı planladığı bol aksiyonlu bir oyunu var ve Witcher serisinin yapımcısı tarafından da el atılmış bir roleplay oyunu. Deck 13’ün yeni gelecek olan oyunu Lords of the Fallen bu sene PC, Xbox One, PS4’e çıkmak için hızlı adımlarla ilerliyor daha fazla gelişme için takipte kalın.