DAĞ’IN TEPESİNDE ZARAFETİ KEŞFETMEK

Taric ilk ortaya çıktığında kafamızdaki hikâye, onun kristal takıntısı olan bir uzaylı olduğuyla ilgiliydi. Sonuç olarak oyuncuların çoğu, onu hep kristallerden bahseden garip bir adam olarak düşünmeye başladı. Bu noktada karşımıza çıkan zorluk, Taric’in hikâyesini yeniden yazarken onun hem inanılabilir bir karakter olmasını sağlamak hem de jeolojiye olan ilgisini açıklayabilmekti.

Öncelikle Taric’e tema olarak uyacak bir yer bulmamız gerekiyordu. Aslında Demacia’lı birisiydi ama ne kıyafetleri ne de oyun tarzı o bölgenin temasına uyuyordu. İlk aklımıza gelen fikir, hikâyesinin o kısmını tamamen yok etmekti ama ardından ortaya çıkan bizi çok daha heyecanlandırdı. Neden eski Taric’in hikâyesine yeni bir bölüm ekleyerek onu geliştirmiyorduk? Böylece Mücevher Şövalyesi hikâyesinin ‘‘ikinci bölümünü’’ yazmaya başladık. Bu bölümde Taric, Targon Dağı’nın zirvesine doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkacaktı.

Dağ’ın zirvesine ulaştıktan sonra Taric, ‘‘Muhafız’’ olarak bilinen varlıkla savaşıyor ve onu alt ediyor. Bu efsanevi varlık da Taric’in kararlılığından etkileniyor ve bu sürgüne yollanmış Demacia’lıya yeni koruyucu güçler veriyor. Böylece Mücevher Şövalyesi, Valoran’ın Koruyucusu oluyor.

Tanıdığınız ve sevdiğiniz Demacia’lı Taric, bu yeni ve ihtişamlı hâliyle yine absürt bir biçimde yakışıklı. Ancak yeni hikâyesinde nasıl zor durumlara düştüğünü ve sonunda Targon Dağı’na tırmanarak onurunu geri kazandığını görüyoruz. Taric’in yolculuğu, onu güzellik için savaşan ve kırılgan olanları koruyan bir karakter olarak yeniden canlandırıyor. Yeni Taric bir çiçeği koruyabilmek için iki orduyla savaşabilir. (ya da bir Ezreal’ı savunmak için iki dev ile savaşabilir. O da bir nevi çiçek sonuçta.)

DAĞ GİBİYİM, TAŞ GİBİYİM

Taric’in eski görüntüsü bu şampiyonun en iğreti özelliğiydi. Her tarafından fışkıran taşlar ve kristaller şampiyonun neredeyse %75’ini oluşturuyordu. Açıkçası, bu çağın oyunlarına ait bir görüntü gibi değildi.

Biliyoruz ki, kristaller kötü görünmek zorunda değil; ahenkle dans eden, romantik kitap kapaklarına yakışır saçlar da. Bu iki unsuru da korurken şu anki standartlarımıza uygun bir hâle getirmeye çalıştık. Taric’i Targon Dağı’na götürdükten sonra kendimize taşların nereden geldiğini sormamız gerekiyordu. ‘Bunlar bilindik taşlar mı yoksa daha ilginç olabilirler mi?’ diye sorduk. Sonunda, bu taşların aslında Taric’in Targon Dağı’ndan aldığı gücü temsil ettiği düşüncesinde karar kıldık.

Bu kristaller taş değiller; yıldız ışığından yapılmışlar. Fizik kitaplarınızı çöpe atın, Neil deGrasse Tyson’ın söylediklerine de kulak asmayın. Bize güvenin. Aslında yıldız ışığını yeterince yavaşlatıp yoğunlaştırınca özel kinetik güçlere sahip katı bir cisme dönüşür. Bu kristaller (ya da taşlar) Taric’in yeni edindiği güçlerin asıl kaynağı.

Taric’in kendine has havasını korumak için görsel yönlerini ve tasarımını biraz daha abartılı hâle getirdik. Valoran’ın Muhafız’ı, Vadi’de gezerken gür ve şaşalı saçları yanında mütemadiyen bir vantilatör varmışçasına salınıyor. Taric’in saçları aynı zamanda artık daha uzun, daha dalgalı ve çok daha göz alıcı. Bu hâliyle şampuan reklamında oynasa, o şampuan yok satar.

Taric’in en iyi özelliklerini vurgulamak, bizim için erkeksi ve yakışıklı yönlerini de öne çıkarmamız anlamına geliyordu. Taric’in temel görünümünde çenesini keskinleştirdik ve giysisinin ön kısmında da derin bir açıklık bıraktık. Bu şampiyonu ilk test eden oyuncular, bu açıklığın daha fazla kas göstermesi gerektiğini, daha derinlere gitmesi gerektiğini söyledi. Biz de üzerimize düşeni yaptık

HEM FİYAKALI HEM İŞLEVSEL

Taric’in eski yetenekleri bariz bir biçimde kötü değildi. Yine de büyük bir sorunla karşı karşıyaydık. Taric’in yaptığı hiçbir şey etkili ve vurucu hissedilmiyordu. Taric oynayanlar bir düğmeye basıyordu ve oyunda bir şeyler oluyordu ama kimse olanın ne olduğunu tam olarak anlayamıyordu. Taric oynarken bir Lux’ın Q’sunu tutturduğunuzda hissettiğiniz parıltıyı veya Malphite’ın ultisinin sarsıntısını hissedemiyordunuz. Taric’da ise sessizce savaşları uzatan ve bana mısın demeyen bir kaya havası vardı. Yeteneklerinin kesinlikle işlevi vardı ancak daha etkileyici olmaları gerekiyordu.

Bu durum kısmen görsel olarak bazı şeylerin net olmamasıyla ilgiliydi; öte yandan Taric’in yetenekleri çok geniş bir alana dağılıp görünmez bir hâl alıyordu. Taric’in, takımına zırhının %12’sini vermesi gerçek bir etkiye sahipti ama takım arkadaşları bu durumu net bir biçimde algılamayınca, ona göre davranmaları da zorlaşıyordu. Bu nedenle dağınık güçlendirme etkilerini kaldırıp, daha etkileyici yetenekler getirdik. Örneğin Kozmik Titreşim takım arkadaşlarını geçici bir süreliğine hasar işlemez hâle getiriyor. Size denk geldiğinde kendinizi bir yıldız gibi hissedeceksiniz.

Seçip işaretlemeli yeteneklerin de oyunda yeri var. Ancak Taric’in eski sersemletme yeteneği güç potansiyelinin çok büyük bir alanını kaplıyordu. E (Parıltı) yeteneğinin alan etkisine dönüştürerek potansiyelini yükseltmiş olduk (artık isabet ettirilen alandaki bütün rakip şampiyonları sersemletiyor). Böylece iyi Taric oyuncuları karşı takımı çok daha etkili bir biçimde kilitleme fırsatını bulurken, kötü Taric oyuncuları da takımlarını hayal kırıklığına uğratma fırsatı bulacak.

Tarik hâlâ bir tank ve hâlâ Q (Yıldız Işıltısı) yeteneğiyle arkadaşlarını iyileştiriyor; ama kristal paylaştırma mekaniği olan yeni W’su (Kristal Siper) sayesinde Taric koruyucu rolünde çok daha güzel bir noktaya ulaşıyor. İlk bakışta, bu yetenek sayesinde yalnızca bir şampiyona bağlanabiliyor olması tek şampiyona odaklanacağı anlamına geliyormuş gibi algılanabilir. Ancak Kristal Siper ile bağlandığı arkadaşı sayesinde iki yerde birden etkisini gösterebiliyor. Arka saflarda duran taşıyıcıları sersemletebiliyor veya kendi takımının taşıyıcılarından rakipleri uzak tutabiliyor. Taric yardıma ihtiyacı olanların her zaman yanında.

Targon Dağı’ndan inişini tamamlamış olan Taric, Açık Beta’da (PBE) Vadi’nin en yakışıklısı pozisyonunda oynuyor. Çok yakında onun kristalleri hepimizi sarıp sarmalayacak.