Arkadaşlarınız ile kalabalık bir grup olarak tatile gittiğinizi düşünün. Gittiğiniz yer ise bir ada. Bu ada öyle bildiğiniz adalar gibi değil yalnız, tam bir saklı cennet. Öyle bir ada hayal edin ki yemyeşil ormanlarla kaplı, tertemiz cam gibi denizler ve göller ile çevrili, gündüzleri güneş ile tıpkı bir elmas gibi parlayan ve geceleri ise pırıl pırıl yıldızlar altında kalan bir ada. Bu adada arkadaşlarınız ile özgürsünüz adeta. İstediğinizi yapmakta serbestsiniz. Önce biraz kumsalda yatın, dinlenin. Güneşin sıcaklığı teninizi ısıttığında girin denize biraz yüzün, hatta bardağa koyup içebilirsiniz bile o suyu, tertemiz masmavi çünkü. Yüzmekten yoruldunuz mu? Jet skiye binin. Denizi sevmiyor musunuz? Araba ile turlayın bu güzel adada. Hatta en güzeli bir planör ile adayı tepeden seyredin. Yanınızda en sevdiğiniz arkadaşlarınız var, size değer veren insanlar. Onlarla barlarda için, dans edin, gülün, eğlenin…

Sonra bir anda her şeyin tam tersine döndüğünü hayal edin. Bir kafesin içerisinde uyandığınızı, ellerinizin bağlı olduğunu düşünün. Tam karşınızda da abiniz aynı sizin gibi elleri bağlı bir şekilde duruyor. O da ne olduğundan habersiz şaşkın bakışlarla size bakıyor. Siz daha bu şaşkınlığınızı üzerinizden atamadan kafese bir adam yaklaşıyor. Öyle bir konuşması ve hareketleri var ki bu adamın daha önce böyle bir adam daha tanımadınız. Belki bazı filmlerde ya da dizilerde görmüşsünüzdür. Bu adam çok güçlü biri ve gerçekten bir deli. Tüm arkadaşlarınız tıpkı siz ve abiniz gibi tutsak halde artık. Bu adamın onları salmaya da hiç niyeti yok. İşte o adamın ismi Vaas Montenegro. Sizin isminiz ise Jason Brody. Arkadaşlarınızı kurtarmak için her şeyi göze almaya hazır mısınız? Hazırsanız, Rook adasına hoş geldiniz…