Bahçeşehir Üniversitesi Game Lab Kurucusu Güven Çatak Röportajı


Bir çoğunuzun bildiği üzere Güven Çatak ve BUG (Bahçeşehir Game Lab) da GameX fuarındaydı. Fuarın üçüncü gününde, o gün için bittiği dakikalarda anons seslerinin arasında kendisiyle bir röportaj yaptım. Zamanında yazılarını inanılmaz bir keyifle okuduğum editörle, araştırma görevlisi olduğu bir dönemde röportaj yapmak çok güzel bir duyguydu. Aramızda tek taraflı böyle bir geçmiş olunca, röportajın yarısı BUG, yarısı ise Güven Çatak röportajı oldu.

Oruç Dim: Güven bey ben sizi Level dergisinde adventure oyunları yazarlığı yaptığınız dönemden tanıyorum ancak o noktadan sonra pek takip edemedim, yalnızca geçtiğimiz yıl Bahçeşehir Üniversitesi’nde BUG laboratuarının başında olduğunuzu duydum. Eminim benim durumumda bir çok okurumuz vardır, o yıllardan BUG dönemine gelene kadar neler yaptınız, kısaca anlatır mısınız?

Güven Çatak: Level dergisinde özellikle adventure oyunları yazıyordum, bir de -sağolsun- Sinan’ın (Sinan Akkol) verdiği bir takım Harry Potter tarzı oyunların incelemelerini yazıyordum (gülüyor). Şaka bir tarafa, Level macerasını Oyungezer’le devam ettirdik. O dönemki Level ekibinin büyük bir kısmı olarak Oyungezer’e geçtik. Oyungezer kurulduğu zaman herhangi bir medya kuruluşuna ait bir dergi değildi. Bağımsız bir dergi olması için kuruldu. Halen çok seyrek de olsa orada yazıyorum. İlk kurulduğunda da bir takım altyapı çalışmalarında bulundum. Eski arkadaşlar sağolsun, hala künyede adım geçer. Ama tabi Oyungezer’le başka yönlerde, BUG yönünde çalışmalarımız var artık. Bunlar dışında ben filmlerle uğraşan birisiyim, kısa filmler çekiyordum, onlarla uğraşıyordum, o sırada tabi bir yandan akademik hayatım da başlamıştı, master yapıyordum, arkasından doktora geldi, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi derken şimdi de öğretim üyesi olarak Bahçeşehir’deyim. Bir yandan da partneri olduğum bir sürü film prodüksiyon şirketi var, Giyotin Film’le ikinci uzun metrajımızı çektik. Kısacası bir ayağım sinemada, bir ayağım oyunlarda diyebilirim.

O. D: Yurtdışındaki gibi gerçek anlamda güzel senaryo, derin karakterler ve orjinal zamanlar/mekanlar (setting) içeren oyunlar yapmak için bol bol okumamız ve izlememiz gerektiğini, okumaktan kaçınan bir millet olduğumuz için bizden güzel bilim kurgu-fantezi türlerinde yapımlar çıkamadığını düşünüyorum. Siz de buna katılıyor musunuz?

G.Ç: Orası doğru, yani, okumuyoruz, daha çok izliyoruz. Ama bir yandan da çok oyunbaz bir milletiz. Oynamayı seviyoruz, bu bir avantaj. Bizim entelektüel yapımız çok güçlü değil, çünkü oturmuş bir takım kültürler, alışkanlıklar yok. Bunları oturtmak yerine, belki başka bir yönden gidebiliriz. Mesela bizim kültürümüzde hep dokunmak vardır, etkileşime girmek vardır. Belki de o anlamda şu andaki yeni teknolojilere çok alışkınız, etkileşimi çok seviyoruz. Belki de bu yönümüze ağırlık vermeliyiz. Ancak diğer tarz oyunlar çıkmamalı mı? Bence çıkmalı, bir süre hikayemiz de var. Bence burada eğitime çok önemli bir rol düşüyor. Biz de zaten kurduğumuz laboratuarda biriktireceğimiz deneyimlerle lisans ve yüksek lisans açma gibi çok net planlarımız var. Burada elbette ki meselenin entelektüel boyutunu kavramak adına bir çok ders olacaktır. Altyapılar kuruluyor, bence bahsettiğin anlamda oyunlar da gelecektir.

O. D: Sizce genç nesil daha meraklı mı fantezi ve bilim kurgu türlerine? Eskiye göre daha iyi bir altyapımız var diyebilir miyiz?

G.Ç: Bence meraklı, şu an fuardaki kalabalık kitle bile aslında bunun bir göstergesi. Ancak mesela hala çizgiromana göstermeleri gereken ilgiyi göstermediklerini düşünüyorum. Bilimkurgu, fantezi türü edebiyat ve bunlarla ilgili medyaya çok meraklı olduklarını düşünüyorum.

O. D: BUG’ın amaçları dahilinde senaryo/karakter/setting üretmek de var mı? Yoksa siz daha çok işin tamamen teknik kısmıyla mı ilgilisiniz? Gelecekte böyle planlarınız var mı?

G.Ç: Şimdi şöyle, BUG aslında bir çatı, bunun altına bir çok şey girmesini istiyoruz. Çok net bir çerçeve çizmiyoruz. Bir gün Kinect ile bir uygulama yaparken, başka bir gün daha teorik bir çalışma yapıyoruz. BUG’ı bir toplama ve buluşturma alanı gibi, bir biriktirme yeri gibi düşünün. GameX’de  stantta sergilediğimiz yedi oyun, yalnızca oyun atölyeleri etkinliğinde çıkan yedi oyun. Belki başka bir fuarda veya başka bir organizasyon da başka bir şeyle öne çıkacağız. Yani burası bir laboratuar, biz araştırmak, oynamak, kurcalamak,  bozmak ve yeniden yapılandırmak istiyoruz.

Bu yazıyı arkadaşlarınla paylaş!
Next page
Yazar

GameXNow

GameX Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı'nın resmi oyun haber sitesi!